31 Aralık 2012 Pazartesi

El Yapımı Oyuncak Top

Bundan yaklaşık 27 yıl önce dikiş işine kendi çoraplarımı dikerek başladım. Küçük bir çocukken çoraplarımı elim yerine dişimle çekerek çıkarırdım ayağımdan... Bu saçma huyum ve anne korkusu, delinen çoraplarımı dikerek dikiş kabiliyetimi geliştirmeme vesile oldu :) En son dikiş maceram da aşağıdaki fotoğraflarda gördüğünüz oyuncak top.




Meraklı biri olarak seneler önce futbol topu nasıl yapılır, neden altıgenler ve beşgenlerden oluşur diye kafa yormuştum. Eşimde işi gereği bir defasında futbol topunun anatomisini incelemek zorunda kaldığını anlatmıştı bana. Ama birgün futbol topu yapacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Eşim, Nisan ayında aramıza katılacak oğlumuz için top yapmak istediğini söyleyince iğneyi ipliği elinden kaptım ve masanın başına oturdum. Onun fikrini çalıp dikiş konusundaki maharetimi ortaya koymak istedim.

MALZEMELER:
  1. İstenilen boyutta eşkenar beşgen ve altıgen kalıplar (beşgen ve altıgenlerin kenarları eşit olacak)
  2. İsteğe bağlı olarak değişik renklerde kumaş (benim tercihim keçe oldu)
  3. Makas, iğne, iplik
  4. Sabır :)
Eşim, Autocad ile beşgen ve altıgen çizip hemen şablonlarını hazırladı. Eşimin renk zevkine güvendiğim için onun fikri olan kırmızı ve beyaz keçelerden kenarlarında dikiş payı bırakarak kestiğim parçalarla topumu yapmaya başladım.


Toplam 32 parça keçeye ihtiyaç duyduk. 20 adet altıgen (beyaz) 12 adet beşgen (kırmızı). Beşgenin etrafına altıgenleri dikerek aşağıdaki fotoğrafta gözüken çiçek benzeri şekli oluşturuyoruz. Sizinde gördüğünüz gibi ilk aşamada altıgenlerin beşgenle temasta olan yüzeyler dikiliyor. Ardından altıgenlerin birbirleriyle temasta olan yüzeyleri dikiliyor.

Dikme işi ilerledikçe ters düz olmuş yarım bir top ortaya çıkacak. İster bu yarım topunuza parçaları ekleyerek topumuzu tamamlayabiliriz, isterseniz de topun diğer yarısını ayrıca dikip iki yarımı birleştirebilirsiniz. Hangi yolu tercih ederseniz edin en son bir parçayı dikmeyip topunuzun düz yüzeyini çevirmek ve elyaf doldurmak için boşluk bırakmayı unutmayın.


Standart bir mahallede kolaylıkla bulunabilecek koltuk döşemecisinden alacağınız elyaf ile topunuzu doldurup son parçanızı da dikince topunuz hazır.

Malzemeler kısmında bahsettiğim sabır konusuna gelirsek, toplam 32 parçamız var. 20 adet altıgen, 12 adet beşgen. Toplam kenar sayısını hesaplayıp ikiye bölersek; [(20x6)+(12x5)]/2=90. Tam tamına doksan defa dikiş dikeceksiniz. Her bir dikişi aynı performansla yaklaşık 3 dakikada dikseniz, aralıksız 270 dakika uğraşmanız gerekecek. Ertesi gün iğne tutan parmaklarınızda oluşacak ağrıları hiç saymıyorum bile...

Ben oğluşum için değer, onun için az bile dedim ve gözümü karartıp bir çırpıda yaptım. Bu çalışmaya başlamama vesile olan oyuncak topumuzun fikir sahibesi biricik eşime ve daha dünyaya gelmeden onun için çabalamamı sağlayan oğluma teşekkür ederim...

20 Aralık 2012 Perşembe

Kırmızı İstanbul

Kar İstanbul'u esir almış diye tahmin ediyorum. Şuan 10 kişilik servisimize 20 kişi sıkışmış halde şirketten 200 metre uzaklaşabildik. IBB uygulamasından İstanbul yollarına bakma gafleti gösterdim ve sonucu aşağıdaki gibi...

Bir Gebze Klasiği ve Kar Manzaraları

Aslında fotoğraflar herşeyi anlatıyor... Bugün İstanbul'da kendini hafiften belli eden soğuk hava Gebze'de Sibiryavari bir hal aldı. İşe giderken Kocaeli il sınırına vardığım anda etrafın tamamen karla kaplı olduğunu gördüm. Kış bu sene erken geldi diye düşünmeden edemedim. Geçen sene Şubat ayında Gebze'ye düşen kar bu sene aceleci davranmıştı.





Öğle yemeğini müteakip, soğuk kış günlerinde yavaşlayan metabolizmamızı hızlandırmak adına ufak bir aksiyona imza attık.


 Bayanlara biraz haksızlık oldu gibi... Tüm beyler birleşip iki bayan arkadaşı kartopu yağmuruna tuttuğumuz ve bunun delillerini bloğumdan paylaştığım için normalde utanmam gerekir ama nedense yüzümde sadece soğuktan kaynaklı bir kızarıklık var şimdilik... :)




Geçen seneden edindiğim çok acı deneyime istinaden bu sefer yüzüğümü parmağımdan çıkarmayı akıl edebildim. Bir ömür için bir tek yüzük kaybetme deneyimi yeter diye düşünüyorum... Geçen sene ki yazımı buradan okuyabilirsiniz.

18 Aralık 2012 Salı

Mutfakta Bir Mimar'ın MİM'i

MİM'lenmenin ne olduğunu bilmeden MİM'lenmişim :) Beni MİM'lediği için Mutfakta Bir Mimar'a teşekkür ediyorum ve tarafıma yönlendirilen sorulara cevap veriyorum...

Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır?

Evlenene kadar duygularım ön plandaydı, evlendikten sonra duygularımla hareket edecek lüksüm olmadığını farkettim ve mantığıma öncelik verdim... Mantığımı hackleyebilen (şimdilik) tek kişi biricik eşim...

İnsanlar niye mutlu değiller? Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyorlar ve şükretmesini bilmiyorlar?

Hayatımızda sağlık ve insani ilişkilerin en büyük önceliğe sahip olması gerekirken, ne yazık ki varımız yoğumuz para, hırs, kariyer ve benzeri şeyler olmuş. Eğer karizmayı en son model cep telefonlarında, güzelliği parfüm şişelerinde ve makyaj malzemelerinde, zenginliği bol haneli mal varlığında, arkadaşlığı face'te seni dürten kişi sayısında ararsan hatanın en büyüğüne imza atmış birisin demektir.

Çok para harcayıp, keşke almasaydım yada harcamasaydım dediğin bir şey var mı?

Yok. Çok para harcayacaksam, en az 20 defa düşünmüşümdür.

Haklı olduğun bir konuda kendini savunur musun? Yoksa susmak adalet mi dersin?

  1. Karşımdaki değer verdiğim biriyse ve ufak bir konuysa "hayır". Bilirim ki küçücük konu döner dolaşır olmadık yerlere gider.
  2. Karşımdaki değer verdiğim biriyse ve büyük bir konuysa "evet". Konu döner dolaşır sonunda uzlaşılır.
  3. Tanımadığım veya benim için sadece sıradan birisiyse, konunun boyutu ne olursa olsun "evet". Konu döndürülür dolaştırılır haklılığım sonuna kadar ispatlanır, karşı taraf sus pus oluncaya kadar üstelenir.
  4. Tüm bu koşulların geçersiz olduğu bir durum var ki yeme de yanında yat... Eğer ki asabiliğim üzerimdeyse ben bile kendi kendime tahammül edemem ve ne yapacağım belli olmaz. Mahalle manavını tüm İstanbul Zabıta Müdürlüklerine, İtfaiyeyi İtfaiye Müdürlüğüne, Emniyet Müdürlüklerini Başbakanlık'a şikayet ettiğim gözönüne alınırsa asabiyken ben ben değilim :)

Tok gözlü müsün? Yoksa herşeyim olsun diyenlerden misin?

Geniş kapsamlı bir soru. Teknoloji konusunda meraklı ve birşeyleri başarma konusunda aç gözlüyümdür. DIY yani Do It Yourself konularında aşırı aç gözlüyümdür. Parasal anlamda çok mütevazı hayallerim vardır.

9 Kasım 2012 Cuma

SYMA S107G Tamiri

Aslında bu bloğu hazırlayalı çok olmuştu fakat bir türlü yükleyememiştim. Helikopterimi alalı 2 hafta olmuştu ki akrobatik hareketler denerken anlam veremediğim bir şekilde helikopterim yalpalamaya başladı ve düştü. Allahtan yumuşak bir zemine çakıldı da hiç zarar görmedi. Ufak bir inceleme sonrası gördüm ki üst pervaneyi çeviren iç şaftım kırılmış. Yedek parça almalıydım.

Hemen helikopterimin kutusunu elime aldım, Türkiye mümessilinin web adresini buldum. Web sayfalarındaki yedek parçalar listesini inceledim. Tüm parçalar ellerinde vardı fakat fiyatları çok pahalıydı. Ne yapabilirim diye düşünürken aklıma ebay geldi. Hemen ebay’e girdim ve araştırdım. Karşıma uçsuz bucaksız bir liste çıktı. Çok sayıda çekik gözlü arkadaş bu helikopterin parçalarını satmaktaydı. Puanlaması en yüksek ve fiyatı en düşük olanından 10 adet şaft ve 1 adet yedek pil sipariş ettim. Yaklaşık 11 günde elime ulaştı. Kısa bir karşılaştırma yapmam gerekirse 10 adet iç şaft ve 1 adet pil için Türkiye’den alışverişte 120 TL ödemem gerekiyordu, ben ise tüm bunlar için sadece kargo dahil 19 TL ödedim. Nasıl karlı değil mi?

İşte aşağıda ki fotoğraflar yedek parçalarımı aldıktan sonra tamiri nasıl yaptığımı anlatıyor.

Görüldüğü üzere denge çubuğum boşta duruyor. Hemen altında yer alan T biçimli parça kırıldı.


Birkaç kere japon yapıştırıcısıyla tamir etmeyi denedim ama ne yazık ki yüksek devirlere çıkınca hemen kırıldı.


İşe ilk olarak üst kanattan başlıyoruz. Burayı sökerken dikkat edeceğiniz husus gri renkli pal tutucular Polystyrene denilen kırılgan bir malzemeden yapılma. Aslında duş kabinlerinin desenli plastik kısımlarıyla yada plastik çatal bıçaklarla aynı malzemeden ve fazla kuvvet yada tork uygulandığında kırılma olasılığı çok yüksek.


Gri renkli pal tutucularımızın yakından görünüşü. Vidalarımızın ikisi uzun, ikisi kısa. Hangisinin nereden çıktığına dikkat etmemiz gerekli. Kısa olan vidalar L şekilli parçaları birbirine tutturmaya yarıyor.


Kanopinin yanında yer alan iki vidayı söküp kanopiyi hafifçe ileri çekiyoruz. Tamamen çekmemeye dikkat edin.


Helikopter açık konumdayken yanıp sönen LED lamba kanopiye yapıştırılmış durumdadır. Eğer ani bir hareketle kanopiyi ileri çekerseniz kablolara zarar verme ihtimaliniz mevcut.


Metal gövdeyi tutan 4 adet vida mevcut. Bunları sırasıyla çıkartıyoruz.


Gövdenin diğer taraftan görünüşü...


Kuyruk bölümündeki üçgen parça üzerindeki iki vida sökülüp aradaki metal destek çıkarılınca dişlilerin bulunduğu kısım serbest kalıyor.


Aşağıdaki resimde de gördüğünüz üzere iç ve dış şaftlarımız orta bölümdeki büyük dişlilere monteliler. İç şaftı değiştirmek için alt taraftaki büyük dişliyi tutmanız ve iç şaftı yukarı çekmeniz gerekmektedir. Dikkat edilecek nokta; iki dişli arasındaki mesafeyi sökme işleminden önce iyice ölçmeniz. Çünkü dişlileri birbirine yapışık monte ederseniz sürtünmeden dolayı güç kaybı olacak ve helikopteriniz uçamayacak, yada dişlileri çok ayrık monte ederseniz bu seferde küçük dişlilerle hizalanamayacak ve dönme işlemi olmayacaktır.

 

Şaftlarımız %90 oranında aynı, sadece denge çubuğu bağlantıları ile üstteki T kısım arasındaki açı farklı. Bunun uçuş dinamiklerine hiçbir etkisi yok. Sonuçta aynı performansı alabiliyorsunuz.


Açı farkı bu fotoğrafta daha net gözüküyor. Bu kadarcık açı farkı için 120 - 19 = 101 TL fazla ödemeyi kim ister ki?


Uçmaya hazır helikopteriniz hayırlı uğurlu olsun... İyi ve kırımsız uçuşlar dilerim.

31 Temmuz 2012 Salı

Trafik Cezası Sildirme İşkencesi

Uzun bir ara oldu. Büyük bir gazla girdiğim günce yazarlığını tam anlamıyla yerine getiremediğimi farkettim. Bu nedenle hem bloğumu güncellemek hem de internette net bir cevap bulamadığım bir konu hakkında deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Motorlu taşıtı olanlar bilirler; hususi araçlar iki senede, ticari araçlarsa her sene muayeneye girmek zorundadır. Bizim emektarın da vadesi dolmuş, muayene zamanı gelmişti. Ben de büyük bir hevesle TÜVTURK’ün web sayfasını ziyaret ettim. Randevu almak için aracımın plakasını kutucuğa girdim ve şok şok şok… Aracıma kayıtlı ceza olması nedeniyle muayenemin yapılamayacağı yazıyordu. İnternetten ufak çaplı bir araştırma yaptım ve yaklaşık 18 ay önce ( bana ait olmadığını bildiğim halde sırf devlet dairelerinde uğraşmamak adına ) ödediğim KGS Kaçak Geçiş cezasının sistemden düşürülmemiş olduğunu gördüm.

Böyle bir olayla karşılaştığınızda neler yapmanız gerektiğini kısaca özetlemek adına yaşadıklarımı anlatacağım.

KGS-OGS Danışma Hattı’na ait 444 11 17 numaralı telefonu aradım. Burada ki çağrı merkezi çalışanıyla uzun uzadıya bir görüşme yaptım. Görüşmenin sonunda şunları öğrenebildim.

1.       Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (KGM) sisteminde borcum gözükmemekte fakat Vergi Dairesi’nin sisteminde borcum gözükmekteymiş.
2.       Borcumu sildirebilmek temiz kâğıdı almam gerekliymiş. 34 plaka bir araca sahip olduğum için ( ikametgâh adresi de İstanbul olduğundan ) temiz kâğıdını faks çekememektelermiş.
3.       Temiz kâğıdını gidip bizzat Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Avrupa-Anadolu geçişi istikametinde hemen köprü dibinde yer alan KGS-OGS biriminden almam gerekliymiş.
4.       Bu kâğıtla birlikte aracımın bağlı olduğu (ruhsatın kayıtlı olduğu) vergi dairesine gidip borcumu sildirmem gerekliymiş.

Denilenleri yapabilmek ve F.S.M.’deki çalışmalara takılmamak adına sabah çok erken saatte KGS-OGS birimine gittim. Yukarıda da belirttiğim gibi KGS-OGS birimi F.S.M. Avrupa-Anadolu Geçişi istikametinde hemen köprü dibinde yer almaktadır. Saat 08:30’da ilk sıradan kâğıdımı almak için Maliye bölümüne gittim. Durumumu anlatıp temiz kâğıdı istediğimi söyledim. Dekontumun yanımda olup olmadığını sordular. Dekontumu verdim ve onlarda bana vere vere posta ile gönderilen ceza tebliğ kâğıdının aynısını verdiler.
Her iki kâğıdı alıp Ümraniye’deki Nakil Vasıtalar Vergi Dairesine gittim. Birinci kattaki Düzeltme bölümüne başvurdum. Uzun bekleyişler nihayetinde cezamı sildirdim.
Tüm bu koşuşturmaca sonunda kendimce bazı çıkarımlarda bulundum.

1.       Vergi Dairesi ve KGM arasında online bir sistem ne yazık ki yok ve bunun cezasını her daim olduğu gibi vatandaş çekiyor.
2.       Cezanızı ödedikten sonra belli aralıklarla internet üzerinden KGM ve Vergi Dairesi’nin sitemlerini kontrol etmekte fayda var.
3.       Dekontunuzu bir adet fotokopisiyle birlikte saklamanız size böyle bir karışıklıkta çok fayda sağlayacaktır. Dekontunuz okunmuyor olsa bile yüksek kontrastla fotokopi çektiğinizde yazılar daha anlaşılır hale geliyor. Orijinalini kaybetseniz dahi fotokopisi de iş görecektir.

En son bir hatırlatma; tebliğ tarihinden itibaren hemen cezayı öderseniz %25 indirim yapıyorlar. Kazasız, cezasız ve belasız sürüşler dilerim.

15 Nisan 2012 Pazar

Yeni Helikopterim: SYMA S107G

Yaşasın!!! Yeni helikopterimi aldım. Eski helikopterim bozulduğundan bu yana içimde bir heves vardı. Kısa bir araştırmadan sonra SYMA S107G model helikopterin en çok satanlar arasında olduğunu öğrendim. Öğrenmekle de kalmadım hemen sipariş vermek için kredi kartıma sarıldım...

Bimeks'in internet satış mağazasında KDV indirimi kampanyasını görünce hemen sipariş verdim ve beklemeye başladım. Helikopterimi Bimeks'ten siparişi etmek için biraz acele ettiğimi ertesi gün anlamıştım. Daha uygun fiyatlı ve daha hızlı gönderen bir iki firma olduğunu görünce hevesim biraz kırılmadı dersem yalan olur =( Ayrıca Bimeks'ten sipariş edeceklere iki kötü haberim var;
  1. İlk olarak daha önce hiç Bimeks'ten sipariş vermediyseniz garibinize gidecek birçok olayla karşılaşacaksınız. Size devamlı "buna onay verin", "kredi kartınızın ekstresini e-posta atın", "şu bilginizi güncelleyin" diye e-posta göndereceklerdir. Sıkılmadan ve fazla geç kalmadan cevaplarsanız takribi 4-5 gün içerisinde siparişiniz kargoya verilecektir.
  2. İkinci olarak biraz önce farkettim; kargo dahil 80 TL'ye aldığım helikopter şu an itibariyle Bimeks'in kendi sitesinde kargo dahil 110 TL olmuş. Satış pazarlama tekniği olarak KDV kampanyası yazısı da cabası...
Kargoyu çok güzel paketlemişlerdi. Kendi kutusunun dışında büyük bir kutuya strafor köpükler doldurarak korunaklı bir şekilde paketlemişlerdi. Orijinal kutusuna ait fotoğrafları aşağıda paylaştım.


Orijinal paketi Çin malı bir ürüne göre çok ama çok kaliteli. Ucuz ve hemen elinizde kalan bir Çin ürünü gibi değil sanki halis mulis Avrupa malı ürünler gibi güzelce paketlenmiş.


Paket içeriğine bakmak için üst kapağı çıkardığınızda güzelce sabitlenmiş heli'nizle ve kumandasıyla karşılaşıyorsunuz. Hala Çin malı olduğunu çaktırmıyor =)


Paket içerisinden çıkanlar;

  1. Sağlam yapılı, metal gövdeli Heli

  2. IR kumanda (kumanda içinde tümleşik şarj kablosu mevcut)

  3. USB kablosu

  4. Kullanma kılavuzu

Metal gövdeli oluşu insana daha bir güven veriyor. Kardeşime aldığım iki helikopter ve kendi bozulan helikopterimle karşılaştırdığımda (profesyonel yada 4-6 kanallılar hariç) "adamlar olayı aşmış" dedirtecek kadar sağlam bir yapıya sahip.


Paketin kalitesini beğendiğim için bir de arkadan görüntüsünü paylaşayım dedim =)


Kumanda 6 adet AA kalem pille çalışıyor. Bildiğiniz kalem pil (kumanda pili değil).

Yaklaşık bir hafta boyunca defalarca çarpıp duvarlara vurduğum halde sorunsuzca kullanabildiğim ilk helikopter. Bu nedenle dayanımına 9/10 veriyorum. Bir puanı denge çubuğunu tutan üst şaftın çabuk kırılmasından dolayı eksilttim. Ben ki yılların pilotuyum böyle çabuk kırılan şaft görmedim hayatımda =)

Söylemeden geçemeyeceğim iki vasat (vasat=ortalama) özelliği ise;

  1. Işığa karşı duyarlı olması. Kumanda ile heli arasına yüksek enerjili bir ışık kaynağı girerse heli hemen düşüyor. Televizyon karşısında ve güneş ışığında uçurmanızı kesinlikle tavsiye etmem.

  2. Diğer helikopterlere göre daha uzun sürede şarj olabilmesi.
Bunların dışında şimdiye kadar test ettiğim, kullandığım en güzel helikopter. En önemli mevzuyu en sona sakladım. Gerek Türkiyede gerekse yurtdışından siparişle birçok yedek parçaya hemen sahip olabilirsiniz. Yedek parça sıkıntısı hiç yok diyebilirim. Yurtiçi dağıtıcısı fahiş fiyatlarla yedek parça satıyor, parçalardan heli oluşturmaya kalktığınızda 210 TL'ye falan geliyor. Yurtdışından gönderilen parçalar da yaklaşık 10 günde elinizde oluyor. Pahalı ve hızlı teslimat mı, yoksa ucuz ve yavaş teslimat mı? Orası size kalmış.

Şimdi kırdığım şaftı değiştirmeye geldi sıra. Yakında onu da bloğumda paylaşırım. Hadi kalın sağlıcakla...

7 Şubat 2012 Salı

İlk Blog Yazım : Bir Yüzük Kaybetme Hikayesi

Herkese merhaba. Kafamda tasarlayıp hayata geçiremediğim bir çok yazı taslağı arasından ilk olarak en tazesini yazmak geldi içimden.

Geride soğuk ve karlı birkaç hafta bıraktık. Yenisi ise kapıda, ha geldi yok gelemdi diyor meteoroloji amca. İstanbul ve Kocaeli'nin kar yağdığında büründüğü beyaz masum ama bir o kadar çileli yüzüne tekrar tekrar şahit oldum. Ben yılların şoförüyüm diyip zincirsiz ve kar lastiksiz yola çıkan mı arasınız, altımda 4x4 var ben yolların kralıyım diyenlere mi rastlarsınız...Biraz dertli biraz tasalı da olsa karların içinden her sabah işime her akşam eşime gidebildim :)


Bir akşam iş çıkışı servislere gidene kadar arkadaşlarla kartopu savaşı yapalım dedik. Yaklaşık on kişinin bir kişiye saldırdığı adaletsiz bir savaş oldu, servislere binildi ve ev yolu tutuldu. Bir anda parmağımda bir boşluk hissettim. Yüzüğüm yoktu. Genel olarak cüzdanımı, ruhsatımı, saatimi ve yüzüğümü çıkarıp bir kenara koyduğum, iş süresince hiçbirini üzerimde taşımadığım için belki iş yerinde unutmuşumdur diye kendimi ve eşimi avutmaya çalıştım ama ne çare. Sabahı zor ettim. İş yerine büyük umutlarla geldim ama yoktu. Başımdan aşağı kaynar sular akmış gibi bir anda ter bastı her yanımı. Maddi değerinin yanında en önemlisi manevi değeri olan bir eşyam kayıptı. Eşimin vereceği tepkileri hiç sıralamıyorum bile.


Attım kendimi dışarı. Diz boyu karları elime aldığım bir süpürgeyle saatlerce süpürdüm. Beni görenler eminim deli zannetmiştir. Tüm görevlilere bilgi verdim ve başıma gelecekleri düşünerek akşam olmasını bekledim. Akşam üzeri elinde yüzüğümle kurtarıcım Murat geldi. Süpürme işlemi sırasında kar yığınında birçok oyuk açmıştım. Bir oyuğun hemen dibinde bulunmuş yüzüğüm. Allah sevdiği kuluna eşeğini önce kaybettirir sonra buldururmuş.


Ucuz atlatılmış bir yüzük vak'asından sonra yüzüğümü eşimin emin ellerine teslim ettim. Artık ben bile yerini bilmiyorum, yeri hakkında ne kadar az şey bilirsem o kadar iyi olacak gibi :)

Demek ki neymiş; yüzüğünüzü yaptırırken sol elinizin yüzük parmağına göre yaptıracakmışsınız. Sağa göre yaptırınca büyük oluyormuş. Parmağa bol gelen yüzüğü daralttırmadan kullanmayacakmışız. Ve son olarak parmakta yüzük varken kartopu oynamayacakmışız.

Son olarak buradan Barbaros'a seslenmek istiyorum. "Eve gitme, yenge eve almaz" diyip benimle dalga geçtiğin için ertesi gün ilahi adalette sana yüzüğünü kaybettirdi. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste :)))